Alexandroupolis-Kavala-Thassos Adası
Yunanistan ile bu kadar yakın olduğumuzu hep söylerlerdi ama aklımda hep büyürdü o mesafe sanırım başka bir ülkeye araba ile gitmek gözümde büyüyordu ta ki geçen hafta Dedeağaç'a yani
Alexandroupolis'e gidene kadar. Bursa'dan sabah 06.30'da yola çıktık, Bandırma üzerinden Çanakkale'ye geçtik ve Gelibolu'dan feribota binerek İpsala'ya ulaştık. Yol bu güzergahta son derece rahattı tabi Eylül ayının 2. haftası olması sebebiyle de yaz tatili yoğunluğu yoktu. Bu arada kahvaltı edecek yer bulabilme şansınız bu güzergah üzerinde oldukça az, biz Biga'da "Asya Börek" te mola verdik, alçak tahta masa ve hasır tabureleri olan küçük ama temiz bir pastahane, börekleri de poğaçaları da güzel. İpsala'ya ulaştıktan sonra sınıra kadar dümdüz bir yol var ancak bizim seyahat ettiğimiz zamanda yol çalışması olduğu için yolun büyük bir bölümünü tek şerit takip etmek zorunda kaldık. Sınıra vardığımızda yoğunlukla karşılaşmadık eğer sınırdaki yoğunluğu takip etmek istiyorsanız Trakya Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğü'nün sitesinden anında yoğunluk bilgisine ulaşabilirsiniz. Yunanistan'a girişte hiçbir sıkıntı yaşamadık, sınırdan araçla geçerken yanınızda;
- Schengen vizesi ve tarihi geçmemiş pasaportlarınız
- Sigorta (Yeşil A4 sayfa) Turing’den alınır
- Uluslararası ehliyet,sadece şoför için gerekli
- Araç ruhsatı (Türk gümrüğünde gerekli)
- Aracın ruhsattaki sahibi şoför değilse, aracın sahibinden şoför adına noterden çıkarılmış vekaletname (bunu Yunan tarafı değil, çıkışta Türk bazen tarafı soruyor – araç ilk defa çıkıyorsa sorma olasılıkları çok yüksek, belge olmazsa aracı çıkarmazlar)
Sınır kapısındaki işlemlerimiz tamamlandıktan sonra Yunanistan'a giriş yaptık. Gümrükten çıkar çıkmaz E-90 otobanı yani "Egnatia Odos" bizi karşıladı. Otobanı 40 km takip ettikten sonra Dedeağaç'a girdik, otel tercihimizi "Astir Egnatia Alexandroupolis" ten yana kullandık.
Otel Dedeağaç'ın merkezinde hemen yanında bir park var, yemek yenebilecek yerlere vs çok yakın. Kaldığımız otel büyük, denize kıyısı ve havuzu olan temiz bir otel, kahvaltısı da güzel. Dedeağaç'ta 4 gece konakladık, çok temiz ve ılık bir denize girdik, şahane yemekler yedik.
Dedeğaç'ta sahil geceleri araç trafiğine kapatılıyor, rahatlıkla yürüyüp sahil kenarındaki restaurantlarda keyifle yemeğinizi yiyebilirsiniz. İlk ve son gece akşam yemeği tercihimizi "Nisiotiko" da kullandık, sahilde Dedeağaç'ın simgesi olan feneri arkanıza alıp yaklaşık 300 m. yürüdükten sonra sola döndüğünüzde Nisiotiko' ya ulaşmış olacaksınız. Restaurantta Türk ziyarteçiler ile karşılaşma ihtimaliniz çok yüksek, Türkçe bilen bir garsonları ve Türkçe menüleri var.
Menüde
çok güzel seçenekler var. Acılı ahtapotu kesinlikle denemenizi
öneririm, korkmayın adı gibi acı değil çok hafif ve damakta güzel bir
lezzet bırakıyor. Kalamar hele ki pesto soslu kalamar çok güzel, ahtapot
ızgara, patlıcan salatası, Yunan Salatası(üzerinde kocaman bir beyaz
peynir ile geliyor),sardalye,yeşil salata ve Komotini'den getirdikleri
çok güzel bir ouzoları var mutlaka denemelisiniz.Tatlı olarak Lokumlu
Dondurmasını deneyin, biz çok beğendik. Nisiotiko'da yiyeceğiniz herşey
çok ama çok lezzetli fiyatlar da son derece uygun.
Sardalye |
Karides |
Yeşil Salata-Acılı Ahtapot-Peynirli Patlıcan Salatası-Ouzo Lokumlu Dondurma ve Mozaik |
Dedeağaç'ta bir gece de Gialos Restauranta gittik, burda da çok güzel fırında patates ve ahtapot ızgara yedik, ouzo olarak Barvayaniyi tavsiye ettiler bunun dışında Grappaları (Alkol oranı son derece az ev şarapları) da son derece lezzetli.
Barvayani |
Kavala, sahili de geceleri trafiğe kapanıyor, arabanızı sahilin girişinde yer bulabilirseniz ücretsiz park edebilirsiniz bulamazsanız kalenin hemen alt tarafında restaurantların sonunda bir otopark var cüzi bir meblağ karşılığı arabanızı buraya da bırakabilirsiniz. Kavala'da sahilde birçok cafe var, alkollü veya alkolsüz içecekleri bulabilirsiniz. Fırsatınız olursa otobandan ayrılırken Kavala girişi solda kalıyor, burdan girmeyi tercih etmeyip sağa dönerseniz ve yaklaşık 3-4 km sonra sol tarafta meşhur Kavala Kurabiyecisi'nin büyük satış yerini göreceksiniz. Söylemeye gerek yok kurabiye çok güzel ama çikolatalarını da mutlaka deneyin derim, biz çok seviyoruz.
Otoban-Kavala'ya gidiş |
Thassos Feribotu |
Eşyalarımızı otele bıraktıktan sonra önce San Antonio Beach'e gittik. Adından da anlaşılacağı gibi San Antonio Restaurant ve aynı ismi taşıyan otelde yanyana bulunuyor. Burada denize girdikten sonra Aliki Plajı'na gitmeye karar verdik, adada dilediğiniz her yerde denize girebilirsiniz bu sebeple biz gezerek denize girmeyi tercih ettik.
Aliki Plajı'nın girişi çok dar arabanızla giderken dikkatli olmanızda fayda var ya da arabanızı yolda bırakıp aşağıya plaja doğru da yürüyebilirsiniz. Aliki Plajı'nın kumsalı San Antonio Beach'e göre daha küçük ama denizi çok güzel, plajda aynı zamanda birçok restaurantta var yemeğinizi burda yemeği de düşünebilirsiniz biz sadece frappe içtik.
Aliki Plajı |
Aliki "U" şeklinde yeşillikler arasında kalan bir koy, denizi tertemiz ve ılık ancak biraz sığ. Yüzmek istiyorsunuz biraz açılmanız gerekiyor. Aliki'de denize girdikten sonra akşam yemeği için San Antonio Beach'e geri döndük çünkü orda ki restaurantın methini duymuştuk.
San Antonio Beach Restaurant |
Thassos Adası Harita |
Ertesi gün erken bir saatte kalktık çünkü ilk gideceğimiz yerin Marble Plajı olmasına karar vermiştik. Kahvaltımızı feribotların kalktığı "Limenas" ta "Me Gusta" isimli pastane de yaptık, Me Gusta'nın peynirli ve kıymalı böreği gerçekten çok güzel ama maalesef çaylar her yerdeki gibi sallama. Kahvaltımızı bitirdikten sonra Marble Plajı'na gitmek için yola çıktık. Marble Beach adından belli olduğu üzere mermer gibi bembeyaz bir plaj ancak doğal bir oluşum değil. Marble Plajı'na Thassos merkezden Makryammos okunu takip ederek ulaşabilirsiniz. Yol çok bozuk bol çukurlu ve tozlu, ancak yavaş yavaş bu yolu bitirirseniz Marble Plajı'na ulaşabilirsiniz. Plaja giriş ücretsiz, yerlerde kum yok tabi denizde de kum yok :). Burası mermer ocaklarından taşınan mermer taşlarıyla oluşturulmuş bir plaj ama görmeniz lazım. Thassos'sun tertemiz ve ılık denizi ile buluştuğunda ortaya çıkan görüntü çok güzel, bol bol fotoğraf çektik size de çekmenizi tavsiye ediyorum. Marble Plajı'na erken saatte gitmenizde fayda var, zamanla çok kalabalık oluyor alanın da çok büyük olmadığını düşünürsek erken gitmek rahat denize girmek ve iyi bir yer bulmak için büyük avantaj.
Marble Beach |
Fotoğraf çektirmeye doyamayacağınız Marble Plajı öğlen saatlerinde kalabalık olmaya başlıyor. Biz öğlen saatinde Marble Plajı'n dan ayrılarak otelimize yakın olan "La Scala Beach" e gittik. La Scala'da son derece geniş bir alana yayılmış yeşillikler arasında tertemiz denizi ile çok güzeldi. Buraya girişte de herhangi bir ücret ödemedik, dilediğiniz yere geçip denizin tadını çıkarabilirsiniz.
Akşam yemeğinden önce önceki gün yaptığımız tur sayesinde Panagia 'nın içinden geçmiştik ve burayı çok beğenmiştik o yüzden Panagi'a ya gittik ve dolaştık. Küçük bir köy Panagia, köy kahvesi, içinden sular geçen kanalları var, şirin ve çok otantik, hele mavi-beyaza boyanmış, pembe kabaklarla süslenmiş bir ev var ki mutlaka görmelisiniz. Panagia' da daha çok et-tavuk vb. yemekler bulabileceğiniz restaurantlar bulunuyor. Thassos haritasını elinize aldığınızda haritanın bazı bölümlerinde arı resimlerini göreceksiniz, Thassos'ta arıcılık meşhur. Thassos merkezden veya Panagia'dan bal alabilirsiniz. Aklınızda olsun Dünya'da sadece Yunanistan ve Türkiye'de çam balı üretimi var hatıra almak isterseniz denenebilir, balların fiyatları oldukça makul.
Panagia |
Çam Balı |
Mouses, menüsü son derece geniş tabi ki lezzetli yemeklerin olduğu bir restaurant. Restaurantta yapılan yemeklerin malzemelerini kendileri yetiştiriyorlarmış, menüyü elinize aldığınızda Mouses hakkında bilgilerin verildiği bir önyazı ile karşılaşacaksınız. Tercihimizi Kabak-Patlıcan kızartması (yediğinizin kabak olduğuna inanmak zor), Kaşarlı Patlıcan, Kalamar, kendilerinin bize önerdiği içinde inanmazsınız ama şeftali olan bir salata (ben çok beğendim), Cacık, Kabak Çiçeği Dolması vs. Hepsi çok lezzetliydi. Restaurantta çalışan servis görevlilerinden biri Cemali Ağabey göçmen şivesi olan bir Türk. Kırmızı yanaklı Cemali Ağabey'i içeri girdiğinizde hemen tanıyacaksınız, size menüden seçim yaparken de yardımcı oluyor. Keyifli bir yemeğin ardından tatlı ikramımızdan sonra hesabımızı ödeyip son gecemizi geçirmek için otelimize geri döndük.
Thassos'tan Keromoti'ye giden feribotlar da her saat başı var. Fiyatlardan bahsetmek gerekirse Thassos Adası'da Alexandroupolis gibi ücretler gayet makul.
Umarım gidip görme ve gezme fırsatı yakalarsınız.
SÜPER BİR YAZI.
YanıtlaSil